top of page

                                                                                                                ÅžANLIURFA TARÄ°HÇESÄ° 

 

​

 

ESKÄ° ÇAÄžLARDA URFA VE Ä°SÄ°MLERÄ°

Rivayete göre eski Yunanlılar Enoch’un (Enoch=Hermes = Ä°dris Peygamber = Uhnud, bu dört ismin aynı kimse olduÄŸu kabul edilmektedir.) insanlara ÅŸehirler kurmayı öÄŸrettiÄŸini ve onun devrinde 180 ÅŸehir kurulduÄŸunu, bunların en küçüÄŸünün Urhai veya diÄŸer bir okunuÅŸla Orhay yani Urfa olduÄŸu söylenilmektedir. Bu rivayete göre Ä°dris peygamber Nuh peygamberden önce geldiÄŸinden Urfa Nuh tufanından önce kurulmuÅŸtur. Nuh tufanında bütün dünya gibi Urfa’da harap oldu. Fakat tufandan sonra dünya yeniden kuruldu ve Urfa da tarihte ki yerini aldı. Yine anlatıldığına göre Nuh tufanından sonra Babil’de hüküm süren Nemrut üç ÅŸehir inÅŸa etmiÅŸti. Bunlardan biri de Urfa ÅŸehridir. Bu ÅŸehir önce Arach ve daha sonra zaman süreci içinde Erech, Orhay, Edessa ve Ruha isimlerini almıştır.

 

Urhai veya Orhay ismi, Urfa’nın ilk sakinleri olan Arami – Süryanilerin verdiÄŸi isimdir. Daha sonra Urfa’ya gelen Helenler Edessa ismini verdiler. Helenlerin verdiÄŸi Edessa ismi “suyu bol” anlamına gelmektedir. Helenlerin verdiÄŸi Edessa ismi “suyu bol” anlamına gelmektedir. Urfa da içinden akan Karakoyun (Daysan) deresi ve kaynayan pınarlardan dolayı suyu bol bir ÅŸehirdi. Urfa’ya Edessa isminden baÅŸka yine suyu güzel çeÅŸme anlamına gelen “Kaliruha” adı da verilmiÅŸtir. Ä°slam’ın fethinden sonra Müslüman Araplar tarafından “Kaliruha”nın “Kali” heceleri atılmış ve sadece “Ruha” heceleri kullanılmıştır. Ä°kinci bir rivayete göre Orhay kelimesinin hafif bir deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸratılmasıyla Ruha denilmiÅŸtir. Böylece ÅŸehir, Ä°slam’ın fethinden sonra Müslümanlar tarafından artık “Ruha” diye çaÄŸrılmıştır. Osmanlı devrinde Urfa denilmeye baÅŸlanmıştır. BaÅŸka bir rivayetle Orhay isminin Urfa’ya dönüÅŸtürülmesi daha uygun görülmektedir.

 

BELLÄ° BAÅžLI DÖNEMLERDE ÅžANLIURFA (KURTULUÅž SAVAÅžI ÖNCESÄ°, CUMHURÄ°YET DÖNEMÄ° )

 

URFA’DA SELEFKOSLAR DEVRÄ°

 

Makedonya kralı Büyük Ä°skender (ö. M.Ö.323) Urfa’yı M.Ö. 331 yılında zapt eder. Büyük Ä°skender, bütün Ön Asya’yı Çin’e kadar fetheder. Vefat edince, ülkesi komutanları arasında paylaÅŸtırılır. Bunlardan Antiyochus, Seleucus Nikator ile birlikte bütün Anadolu ve Suriye bölgesine hâkim olmuÅŸtu. Antiyochus’un ölümünden sonra Seleucus tek başına Suriye bölgesinde ve bütün büyük Asya’da Hindistan’a kadar Babilonya denilen bu bölgede 21 yıl hüküm sürdü. Bu sebeple bu devlete Selefkoslar devleti denildi. Urfa, M.Ö. II. yüzyılda Seleucos Nikator’un (323–281) hâkimiyeti altına girer. Edessa isminin Selefkoslar zamanında Makedonya’dan bu bölgeye gelen Makedonyalılar tarafından verilmiÅŸ olduÄŸu da söylenilmektedir. Fakat o zaman Urfa’nın yerlisi olan Süryaniler, Grekçe olan bu ismi kullanmamış, kendi dillerindeki eski ismi Orhay’ı kullanmışlardır. Buna raÄŸmen Selefkoslardan itibaren Urfa, uzun bir zaman sürecinde Edessa ismi ile ÅŸöhret bulacaktır. Bugün bile Avrupa’nın kullandığı isim Helenlerin verdikleri Edessa ismidir.   

O devirlerde Selefkoslar tarafından birçok ÅŸehre verilmiÅŸ olan Edessa ismi “suyu bol” anlamına gelmektedir. Urfa da içinden akan Karakoyun (Daysan) deresi ve kaynayan pınarlardan dolayı suyu bol bir ÅŸehirdi. Selefkoslar M.Ö.132 yılında Ä°ranlıların baskısına dayanamayarak yıkıldı. Bölgede bu tarihten itibaren Osrhoene ismi ile bir ÅŸehir devleti kuruldu.

 

URFA OSRHOENE KRALLIÄžI DEVRÄ° (M.Ö.132 – M.S.244)

 

Urfa’da kurulan ilk ve tek bağımsız devlet Osrhoene krallığıdır. Ä°ngiliz tarihçi Segal’ın belirttiÄŸine göre Osrhoene adı Urfa’nın ilk adı Orhay’dan türemiÅŸ olabilir. Osrhoene, Urfa ve çevresine birlikte verilen bir isimdir. Fakat baÅŸka bir rivayete göre Urfa krallığının adınınOsrhoene olmadığı, bu ismin Urfa krallığının Roma hâkimiyetine geçtikten ve bir Roma eyaleti olduktan sonra bu eyalete verilmiÅŸ bir isim olduÄŸu da ileri sürülmektedir. Urfa krallarının çoÄŸu Abgar ismi ile çaÄŸrıldığından bu devlete Abgarlar devleti denildiÄŸi gibi Abgarlar dönemi de deniliyordu. Abgarlar dönemi Urfa’nın en belirgin ve meÅŸhur dönemidir.

 

ROMA HÂKÄ°MÄ°YETÄ°NDE URFA (244–637)

 

Urfa her ne kadar bağımsız bir devlet görünüyordu ise de daha çok Roma’nın güdümünde bir devletti. Zaman zaman Roma’nın müdahalesi ile krallar deÄŸiÅŸiyor, yeni kral Roma tarafından tayin ediliyordu. Nihayet bu durum Urfa devletinin M.S. 244 tarihinde tamamen Roma eÄŸemenliÄŸine girmesine kadar devam etti. Bu tarihten itibaren Urfa bir Roma ÅŸehri idi. 244 tarihinden itibaren Urfa, Roma imparatorluÄŸunun Osrhoen adında bir eyaleti oldu ve artık Urfa’yı Roma’dan gönderilen valiler idare etmeye baÅŸladı. Osrheon bölgesinin merkezi Urfa idi ve Urfa’ya baÄŸlı on iki ÅŸehir bulunuyordu Roma imparatorluÄŸunun 395 tarihinde ikiye ayrılmasından sonra da DoÄŸu Roma (Bizans) imparatorluÄŸunun egemenliÄŸine giren Urfa, Güney-doÄŸu Roma’nın merkezi oldu. Artık Urfa Müslümanlar tarafından fethedilmesine kadar 400 yıl DoÄŸu Roma’nın (Bizans’ın) hâkimiyetinde kaldı.

 

URFA’YI MÜSLÜMANLARIN FETHÄ° VE DÖRT HALÄ°FE DEVRÄ°NDE URFA

 

636 tarihinde Kudüs’ün fethi sırasında halife Hazreti Ömer (r.a.) Kudüs’e gitmiÅŸti. Oradan Fırat’ı geçerek daha kuzeye doÄŸru çıktığı ve onun bu seyahati sırasında Urfa’ya yaklaÅŸtığı, Urfa halkının Hazreti Ömer’i (r.a) karşılamaya çıktıkları ve Urfa’nın güvenliÄŸi hakkında kendisinden söz aldıkları da kaydedilmektedir. Halife Ömer, Ä°yaz bin Ganem’i GüneydoÄŸu Anadolu (el-Cezire) valiliÄŸine tayin etmiÅŸti. Ä°yaz b. Ganem, önce “Pagan” dininde (daha sonra kendilerine Sabiî denilecek) olan yani halkının yıldızlara taptığı Harranlılara teslim olmalarını teklif eder. Harranlılar, önce Urfa’ya gitmelerini ve bu teklifi onlara yapmalarını, Urfa’nın nasıl bir anlaÅŸmayı kabul ederlerse kendilerinin de aynı anlaÅŸma gereÄŸince teslim olacaklarını söylediler. Bu devirde Bizans Ä°mparatorluÄŸu, putperest olduklarından dolayı Harranlılara, Hristiyan olmalarına raÄŸmen mezhep ayrılığından dolayı Uralılara zülum ediyordu. O sebepledir ki Ä°slam ordusunun Harran önlerine gelmesi Harranlılara adeta Bizans iÅŸkencelerinden kurtulma ümidi vermiÅŸti. Yine de Urfa’nın nasıl hareket edeceÄŸini görmek istiyorlardı. Bu arada Urfalıların, Müslümanları kurtarıcı olarak ve seve seve karşıladıkları söylenilmektedir. Ä°yaz bin Ganem Urfa halkı ile anlaÅŸtı. GüneydoÄŸu Anadolu’nun diÄŸer ÅŸehirlerinin halkı da Urfa barış ÅŸartlarına göre, Müslümanlarla barış yaptılar. Böylece Urfa miladi 637–38 yılında fethedildi.

 

URFA’DA EMEVÄ°LER DEVRÄ°

 

Hazreti Osman’ın halifeliÄŸi zamanında Åžam valisi hazreti Muaviye, bu bölgeye Mudar kabilesinin kollarından Beni Temim ve Kays kabilelerini yerleÅŸtirmiÅŸti. Zaten Ä°slam’dan evvel de Mudarlar bu bölgede yerleÅŸmiÅŸlerdi. Onun için Urfa’nın da içinde bulunduÄŸu bu bölgeye bir müddet “Diyar-ı Mudar” deniliyordu. Hazreti Osman’ın ÅŸehit edilmesinden sonra Halife olan Hazreti Ali’nin (halifeliÄŸi 656–660) halifeliÄŸini Åžam valisi Hazreti Muaviye tanımamıştı. O yüzden hazreti Muaviye’nin (halifeliÄŸi 660–680) Åžam valiliÄŸi sırasında ve sonra müstakil hareket ettiÄŸi halifeliÄŸi zamanlarında, Urfa da Muaviye’nin idaresine girmiÅŸtir. Hazreti Muaviye, yumuÅŸak huyluluÄŸu ve cömertliÄŸi ile sadece emrinde bulunan müslüman kabilelerini deÄŸil, bölgedeki Hristiyanları da hoÅŸnut etmiÅŸti.

 

Velid bin Abdulmelik (705–715) halife olduktan sonra el-Cezire (güneydoÄŸu Anadolu) bölgesine kardeÅŸi Mesleme bin Abdulmelik’i (ö.739) vali tayin etti. Mesleme de devamlı Anadolu içlerine ve hatta Ä°stanbul’a gazalar yapardı. O devrin efsanevî kahramanı Battal Gazi (ölüm.740) de Mesleme’nin komutanlarındandı. Mesleme bin Abdülmelik bölgeye vali olunca, bölgenin merkezini Kinnesrin’den Harran’a taşıdı. Ä°kamet etmesi için de bir saray inÅŸa ettirdi. Böylece Mesleme’den itibaren GüneydoÄŸu Anadolu valileri devamlı Harran’da ikamet etmeye baÅŸladılar. Dolayısıyla Anadolu içlerine yapılan gazalar için buradan ordu sevk ettiler.

Urfa ve Harran’ın fethedilmesi ile Urfa Anadolu’ya açılan bir kapı oldu. Bundan sonra Anadolu üzerine yapılan bütün gazalar Urfa ve Harran üzerinden yapılmıştır. Öyle ki GüneydoÄŸu Anadolu (el-Cezire) genel valileri Kinnesrin’den sonra bölgenin merkezi olan Harran’da otururlar ve Bizans üzerine gönderilen orduları buradan idare ederlerdi.

 

URFA’DA ABBASÄ°LER DEVRÄ°

 

Harran, Emevilerle Abbasiler arasında cereyan eden kanlı ve ÅŸiddetli savaÅŸlara sahne olmuÅŸtur. Bu sırada Abbas oÄŸullarının propagandasını yapanlar, Resulullah’ın (s.a.s.) amcası Hazreti Abbas’ın (ö.653) oÄŸlu Abdullah’ın (ö.687–88) oÄŸlu Ali’nin (ö.736) oÄŸlu Muhammed’e (ö.743) biat ediyorlardı. Onun vefatından sonra da oÄŸlu Ä°brahim’e biat etmeye baÅŸladılar. Dolayısıyla bu Ä°brahim’e de Ä°mam Ä°brahim diyorlardı. Ä°mam Ä°brahim Emevi Halifesi Mervan bin Muhammed (halifeliÄŸi 744–750), Ä°mam Ä°brahimi Harran’da zindana attırdı. Ä°mam Ä°brahim’in zindanda vefatından(749) sonra Abbas oÄŸulları Abdullah es-Seffah’a 30 Kasım 749 tarihinde biat ederek halife yaptılar. Böylece ilk Abbasi halifesi Abdullah es-Seffah (halifeliÄŸi 749–754) oldu. Abbasiler Fırat kısışında cereyan eden savaÅŸta Emevileri yendiler ve Harran’a girdiler. Bu tarihten sonra Urfa bölgesi Abbasi egemenliÄŸine girdi.

 

URFA’DA HAMDANÄ°LER VE NUMEYRÄ°LER DEVRÄ° (905–1081)

Onuncu yüzyıldan itibaren artık Abbasi halifelerinin askerî ve siyasî güçleri kalmamıştı. Bu yüzden Ä°slam ülkelerinin bazı yerlerinde ÅŸehir devletçikleri diyebileceÄŸimiz kendi hâkimiyetlerini kuran hükümdarlıklar oluÅŸuyordu. Böylece bazı valilikler bu ÅŸekilde kendi yarı bağımsızlıklarını ilan ediyorlar ve sadece halifeye dini bakımdan hürmet gösteriyorlardı. 905 tarihinden itibaren de Hamdaniler (905–991) bölgeye hâkim olmuÅŸlardı. On birinci yüzyıl baÅŸlarında ise Urfa Numeyr oÄŸullarından (991–1081) Utayr adında birinin hâkimiyetinde idi. Utayr kendisi Hille’de oturuyor ve Urfa’yı da naibi Ahmed bin Muhammed adında biri yönetiyordu.

 

URFA’DA SELÇUKLULAR DEVRÄ° (1086–1098)

 

1059 tarihinde Sultan TuÄŸrul’un (1040–1063) emriyle Alpaslan Harran’ı ele geçirdi. Büyük Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın, Bizans Ä°mparatoru Diyojen ile 1071 senesinde yaptığı Malazgirt meydan muharebesini kazanması sonunda yaptığı antlaÅŸma içinde evvelce Müslümanlara ait olan ÅŸehirlerden Urfa’nın da Selçuklulara bırakılması maddesi de bulunuyordu. Böylece Urfa tekrar Müslümanlara bırakıldı. 1081 tarihinde Åžerefüddevle Müslim bin KureyÅŸ Harran’ı zapt etmiÅŸ ve Urfa ile barış anlaÅŸması yapmıştı. 1072 tarihinde Alpaslan’ın ölümü ile Selçuklu tahtına Alpaslan’ın oÄŸlu MelikÅŸah geçti. Büyük Selçuklu sultanı MelikÅŸah (1073–1092), amcası oÄŸlu Kutalmış (ö.1064) oÄŸlu SüleymanÅŸah’ı (ö.1086) Anadolu’ya göndererek Urfa ile Birecik arasında yerleÅŸmelerini emretmiÅŸti. Sultan MelikÅŸah’ın (1073–1092) komutanlarından Bozan (ö.1094) 1086–87 senesinde Urfa’yı kuÅŸattı. Sultan MelikÅŸah Urfa’yı zapt eden komutanı Bozan’ı Urfa valiliÄŸine tayin etti.

 

URFA’DA HAÇLI KONTLUÄžU DEVRÄ° (1098–1144)

 

Haçlı seferi içinde olmak üzere 1098–1099 senesinde Kont Budin (Boudion) adındaki bir kontun emrinde Urfa taraflarına da gelen Haçlılar, o sırada Urfa’nın Hristiyan valisi olan Toros’un kendilerini davet etmesi üzerine Urfa’ya girdiler. 1098 tarihinden itibaren Urfa KontluÄŸu adı altında bir kontluk kurulmuÅŸ oldu. Böylece Urfa Müslüman Türk ve Müslüman Araplara karşı Haçlıların hâkim oldukları bölgeleri koruyan güçlü bir kale oldu.

 

URFA’DA ZENGÄ°LER DEVRÄ° (1144–1182)

 

Urfa’nın Haçlı KontluÄŸu devrinde Ä°madeddin Zengi (1127–1146), büyük Selçuklu devletinin Musul Atabeyi bulunuyordu. Harran’ı üs olarak kullanan Ä°madeddin Zengi, nihayet 1144 senesinde Haçlıların elinde bulunan Urfa’nın üzerine yürümek için tetikte bekliyordu. O sırada Haçlılardan bir grup ÅŸehir dışına çıktığından ÅŸehir nispeten korumasız kalmıştı. Bunu haber alan Zengi hemen Urfa’yı kuÅŸattı. Zengi yirmi sekiz gün süresince yaptığı büyük bir savaÅŸ sonucu, ÅŸehre girdiler. Böylece Ä°madeddin Zengi Aralık 1144 tarihinde Urfa’yı Haçlılardan geri aldı.

 

URFA’DA EYYUBÄ°LER DEVRÄ° (1182–1260)

 

Sultan Salahaddin Eyyubî (saltanatı.1174–1193), Haçlılarla mücadele etmek niyetinde olduÄŸundan, Urfa, Harran ve Rakka gibi sınır ÅŸehirlerini ele geçirmek istiyordu. 1182 tarihinde de Urfa’yı ve diÄŸer ÅŸehirleri çetin bir savaÅŸtan sonra Zengilerden aldı. Harran 1182 yılında Eyyubilerin hâkimiyetine girdiÄŸinde Sultan Salahaddin Harran’ı el-Cezire ve Musul bölgelerinin zaptında üs olarak kullandı. Anadolu Selçuklularının Harran ve Urfa’yı kuÅŸatması baÅŸarısız olunca, Eyyubi hükümdarı Salih Necmeddin 1236 senesinde Urfa ve Harran’ı kendisine yardım eden ve o tarihlerde MoÄŸolların önünden kaçarak Anadolu’ya gelen Harezmlilere bıraktı. Harezmlerin halka kötü davranışı üzerine, 1241’de Halep Eyyubi hükümdarı Melik Nasır Salahaddin Urfa ve çevresine saldırarak buraları zaptetti.

Bu ÅŸekilde Anadolu ve Suriye bölgesinde bulunan Ä°slam devletleri birbirleriyle uÄŸraşırken büyük tehlike de kendilerine yaklaşıyor ve bütün Ä°slam dünyasını tehdit ediyordu. Nihayet Urfa ve çevresi 1244 senesinde MoÄŸolların öncü birlikleri olan Tatarların saldırısına uÄŸradı.

Ä°slam dünyasının üzerine bir kâbus gibi çöken MoÄŸollar, nihayet 1259–60 senesinde Urfa’yı da alarak Eyubilerin hâkimiyetine son verdiler. Böylece Eyyubilerin 75 yıl kadar süren Urfa’daki hâkimiyetleri son bulmuÅŸ oldu.

 

URFA’DA MISIR MEMLUKLERÄ° DEVRÄ°

 

1300’lü tarihlerde Urfa dâhil el-Cezire bölgesinin büyük bir kısmı Mısır Memluklerinin kontrolüne geçmiÅŸti. Urfa’nın 1365–70 yıllarında memluklerin hâkimiyetinde olduÄŸu kabul edilmektedir. XIV. Yüzyıl ikinci yarısında ve XV. Yüzyıl baÅŸlarında Urfa Memluklar, Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasında devamlı el deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. Ayrıca Memlüklüler Harran kalesini de elden geçirmiÅŸler ve bazı onarımda bulunuÅŸlardı.

 

URFA’DA KARAKOYUNLULAR DEVRÄ°

 

1362 tarihlerinde Urfa ve çevresinde Åžii olan Karakoyunlular hâkim olmuÅŸlar ve bu bölgede bir müddet hâkimiyetlerini sürdürmüÅŸlerdir. 1300’ler önce MoÄŸollar Anadolunun çeÅŸitli bölgelerini yakıp yıktı. 1300’lü yıllarından sonra Urfa, bu defa da Timurluların saldırısına uÄŸradı. 1387’de Anadolu içlerine giren Timur Han (ölüm 1405), birkaç defa Urfa’ya saldırarak birçok yeri tahrip etmiÅŸtir. Timur Han, Suriye seferi dönüÅŸü Birecik’i sulh yoluyla Urfa’yı ise savaÅŸarak topraklarına kattı. 1400 senelerinde ise Urfa adeta yeniden imar edilmiÅŸtir. Urfa, XIV. Yüzyılda Döger emiri DımaÅŸk Hocanın (ölüm.1404) hâkimiyeti altında idi.

 

URFA’DA AKKOYUNLULAR DEVRÄ°

 

1404 tarihinde Akkoyunlu hükümdarı Karayülük Osman Bey (ö.1435) Urfa’yı 1432 yılında zapt etti. Akkoyunlular zamanında bir ara Mısır askerlerinin saldırısına uÄŸrayan Urfa, oldukça tahrip edilmiÅŸtir. 1457’de kardeÅŸi Cihangir Mirza’nın elinden hâkimiyeti alan Uzun Hasan Akkoyunlu hükümdarı oldu. Uzun Hasan Urfa ve Diyarbakır ÅŸehirlerinden dolayı Mısır Memluk devletiyle arada bir mücadele eder ve bazen de barış yapardı. O zamana kadar hükümet merkezi Diyarbakır iken, devletin büyümesinden sonra Tebriz’e taşıdı.

 

URFA’DA SAFEVÎLER DEVRÄ°

 

Urfa, 1514 tarihinde Safevi hükümdarı Åžah Ä°smail’in valisi Eçe Sultan Kaçar’ın elinde bulunuyordu. Sünni mezhebinde olan Urfalılar, Åžii mezhebinde olan Safevilerin baskısına tahammül etmek zorunda kalıyorlardı. Safeviler bilhassa Sünni âlimlere çok baskı yapıyorlardı. Åžah Ä°smail Diyarbakır ve Urfa’da birçok âlimi Sünni oldukları için öldürtmüÅŸtü. Osmanlı PadiÅŸahı Yavuz Sultan Selim Han, 1514’te Ä°ran seferi sırasında Akkoyunlu ÅŸehzadelerinden Osmanlıya sığınmış olan Murat Bey (ö.1514) komutasında bir kuvvet göndererek Diyarbakır’ı zapt etmek istemiÅŸti. Fakat o sırada Urfa valisi olan Eçe Sultan Kaçar, bu kuvveti bozmuÅŸtu. Böylece Urfa bir müddet daha Safevilerin elinde kalmıştı. Bu tarihlerde Ä°brahim GülÅŸenî (1426–1534) adındaki Halveti-GülÅŸeni tarikatı ÅŸeyhi de Diyarbakır’da bulunuyordu. Åžah Ä°smail’in baskısı üzerine Urfa’ya uÄŸramış fakat bu baskıya dayanamayarak Mısır’a gitmek zorunda kalmıştır.

 

OSMANLI Ä°DARESÄ°NDE URFA

 

XVI. yüzyıl baÅŸlarında Mısır devletine baÄŸlı olan Urfa, 5 Nisan 1517 tarihinde Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim (1512–1520) tarafından alındı. Önce Urfa sancak olarak Diyarbakır eyaletine baÄŸlandı. Ä°lk valisi de Piri Bey oldu. Kanuni Sultan Süleyman (1520–1566) BaÄŸdat seferi sırasında Halep’e geçerken Urfa’ya uÄŸramış ve iki gün Urfa’da kalmıştır. Sultan IV. Murat da BaÄŸdat seferine giderken Urfa’ya da uÄŸramıştır. Evliya Çelebi’nin bildirdiÄŸine göre 17. yüzyılda Urfa üç tuÄŸlu paÅŸalar tarafından idare edilmekte olup, dört mezhebe göre fetva veren bilgili kadılara sahipti. Urfa, Osmanlı idaresine geçmesinden sonra Sultan III. Mehmet (1595–1603) devrinde Celali isyanları sırasında 1599’da ve Sultan II. Mahmut (1808–1839) devrinde Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali PaÅŸa isyanı sırasında 1833-1839 yılları arasında Osmanlı idaresinden geçici olarak çıksada Osmanlı ile bağı hiç kopmayan bir ÅŸehir olmuÅŸtur. Cumhuriyetin ilanına kadar Osmanlı devletinin idaresinde bir sancak olarak kalmış ve sancak beyi tarafından idare edilmiÅŸtir.  

Urfa 1865 yılına kadar Rakka eyaletinin merkezi olarak yaÅŸamıştır. Bu sırda eyalet paÅŸası Urfa’da otururdu. Bu vali paÅŸalar, Urfa’da saraylar, camiler, medreseler, hamamlar gibi imarlarda bulunurlardı. Dolayısıyla Urfa mamur bir ÅŸehir olmuÅŸtur. Fakat Urfa, 1865’de sancak olarak Halep eyaletine baÄŸlanınca sadece mutasarrıf Urfa’da oturur oldu. Bu yüzden de Urfa eski mamuriyetini ve deÄŸerini kaybetti. Zamanla sönükleÅŸmeye baÅŸladı.

 

CUMHURÄ°YET DEVRÄ°NDE URFA

 

Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Devleti maÄŸlup olmuÅŸtu. Osmanlı Devletinin bir bağımsız sancağı olan Urfa da Mondros mütarekesini takip eden günlerde 24 Mart 1919 senesinde Ä°ngilizlerin iÅŸgaline uÄŸramıştı. 1919 senesinde Urfa 80.000 nufuslu idi. Ä°yi bir araba yolu vardı ve ÅŸehir çok iyi inÅŸa edilmiÅŸ güzel bir ÅŸehirdi. Sokakları döÅŸeliydi ve iyi ve çok kullanışlı bir su sistemi de vardı. Ä°ÅŸgalcilerin geliÅŸi ile gerek Müslüman ve gerekse Hıristiyan Urfalılar iÅŸgal kuvvetlerinin baskısı altında kalmıştı. Altı ay kadar sonra Ä°ngilizler ÅŸehri Fransızlara bırakmışlardı. Ä°ngilizlerin Urfa’dan ayrılışı ile 30 Ekim 1919’da da Fransızlar Urfa’yı iÅŸgal ettiler. Urfanın iÅŸgal edilmesi üzerine bütün Anadolu’da olduÄŸu gibi Urfa da iÅŸgalcilere karşı kurtuluÅŸ mücadelesine giriÅŸti. Bu arada Fransızların tahriklerine kapılan ve onlardan kuvvet alan Urfa’nın Ermeni Hıristiyanlarının bir bölümü de Fransızlarla bir olarak yıllarca beraber yaÅŸadıkları Urfa Müslümanları ile savaÅŸmaya baÅŸladılar. Urfa Çetelerinin mücadelesi ile 11 Nisan 1920’de urfa Fransızlardan resmen temizlendi ve Türkiye Cumhuriyetine baÄŸlandı. Bunun üzerine ÅŸehirdeki Hıristiyan halk Suriye’ye göç etti.

bottom of page